top of page

Facebook'tan Ayrılamamak

 

"Facebook’a oldum olası ısınamamışımdır. Daha önce de bahsettiğim üzere arkadaşlarımın baskısıyla varlık gösterdiğim bir platformdur kendisi. Başlarda “arkadaşlık sitesi” algısı yüzünden mesafeli yaklaşıyordum fakat zamanla insanlığa her açıdan zarar verdiğini düşündüğüm için uzak durur oldum.

 

  Bundan on yıl önce biri çıkıp “Abi öyle bir ortam düşün ki sabah akşam ekran başında oturan asosyal biri olacaksın ama insanlar senin havalı, sosyal biri olduğunu düşünecekler” deseydi “Manyak mısın oğlum, bunca tezatlık bir arada nasıl yürüsün?” derdim. Şaka gibi ama yürüyor. Çevremi gözlemliyorum, insanlar artık hayatlarını Feysbuk’a göre yaşıyorlar. Fotoğraf çekmenin, dost sohbetlerinin, manzaralı bir ortamda yenen yemeklerin ve diğer bilimum etkinliklerin tamamen içi boşalmış durumda. Herkes anı bitirip bir an önce fotoğraflarını profillerine yüklemenin, “layk” almanın derdinde.

 

  Adı görgüsüzlük mü, gösteriş budalalığı mı bilmiyorum ama, benimle bulunmaktan mutlu olduğunu düşündüğüm birinin paylaştığımız herhangi bir anı, ilk on dakikasında, henüz yaşanmasına bile fırsat vermeden Feysbuk profiline taşıma çabasına girişmesinden son derece rahatsızlık duyuyorum. Belli ki vatandaşın derdi benimle deniz kenarında nargile içmek veya balık ekmek yemek değil, diğer insanlara “Bakın Caner’le birlikte ne kadar güzel vakit geçiriyoruz” deyip puan toplamak.

 

  “Ahmet Malakoş’la birlikte camideyim” diye durum güncellemesi mi olur ya? Baya baya cami içinden çekilip etiketlenmiş bir resimle? Hayatının yarısı bilgisayar başında geçmiş, internetin gelişimine en ön sıralardan tanıklık etmiş biri olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; insanlığın büyük bir bölümü -sadece Feysbuk’la değil, bilimum sosyal medya araçlarıyla- tamamen kendini kaybetmiş durumda ve sonunun nereye varacağı belli olmayan bir çukura düşüyor. İnsan ilişkileri sözlük anlamını yitirirken, boş, bomboş, kişinin kendisi dahil kimseye en ufak bir faydası olmayan ve belki de sahte eylemler için inanılmaz bir çaba harcanıyor.

 

  İnternetin aklınıza gelebilecek her yönünü tecrübe ettim, internet benim mesleğim. Bu halde çocuk sahibi olan tanıdıklarıma çocuklarını kesinlikle internetten uzak tutmalarını tavsiye ediyorum. Şimdiye kadar “Haklısın Caner çok zararlı” diyene rastlamadım. Az biraz kültürlü olanlar “Öyle şey mi olur canım, bilişim çağındayız. Çocuk ders çalışacak, gözlem yapıp araştıracak, biz de onun güvenliğinden sorumlu olacağız” deyip karşı çıkıyorlar. Şu kadarını söyleyebilirim, şahsen çocuğum ve imkanım olsa, az gelişmiş bir kasabaya veya sahil kentine yerleşir çocuğumu orda, mümkünse doğayla iç içe yetiştiririm. Varsın pedagoglar, sosyologlar, psikologlar geri kafalı biri olduğumu düşünsünler..

bottom of page